Ş E H R İ R U Z G A R
 
  ANA SAYFA
  ÇANAKKALE RESİMLERİ
  ÇANAKKALE İLÇELERİ
  ÇANAKKALE BOĞAZI EFSANELERİ
  ÇANAKKALE ANTİK TARİHİ
  ÇANAKKALE ANTİK ŞEHİRLERİ
  ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE
  ÇANAKKALE KARA SAVAŞI
  ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞI
  TRUVA SAVAŞI EFSANESİ
  TRUVA TARİHİ
  GELİBOLU YARIMADASI ŞEHİTLİKLERİ
  ANADOLU YAKASI ŞEHİTLİKLER
  ULAŞIM
  ÇANAKKALE OTELLERİ
  AYAZMA
  GELİBOLU
  KAZDAĞLARI EFSANELERİ
  ASSOS
  NERELERE GİDELİM
  BOZCAADA
  GÖKÇEADA
BOZCAADA












DÜNYADA KÖYÜ OLMAYAN TEK İLÇEDİR
Herodot’a göre; eski adıyla Tenedos, şimdiki adıyla Bozcaada’nın bilinen ilk sakinleri Pelasg’lar (veya Pelazziler) imiş, Muhtelemen ada’ya İsa’dan 2000 yıl önce yerleşmişler. O tarihlerde 1500 yıl kadar sonra ise ionya kentleri ve adaların tümüyle birlikte Bozcada da Perslerce tahrip edilmiş. İsa’dan Önce 334 yılı baharında Batı Anadolu’ya gelen Büyük İskender, Çanakkale Boğazı’nı geçip Anadolu’nun bu bölümüne ve Ege Adalarına el koymuş. İsa’dan önce birinci yüzyılda Roma hakimiyetine giren Ada, 395 yılında İmparatorluğun ikiye bölünmesi üzerine tüm Çanakkkale Bölgesiyle birlikte Doğu Roma’nın, yani Bizans’ın elinde kalmış. İmparator Justinian (527-65) Bozcada’ya büyük buğday ambarı yaptırmış ve “Bizans’ın Kapısı” sayıldığı bu stratejik bölgede Ada’yı deniz üssü olarak kullanmış. Emeviler , 674 ve 717 yıllarında giriştikleri İstanbul kuşatmaları sırasında Bozcaada’nın kıyıcığından geçmişler ama pek dokunmamışlar.Ne var ki, 1203′de İstanbul’un canına okuyan Haçlı saldırılarının tahribatından Bozcaada da nasibini almış. 13.yüzyıl ortalarına doğru, Çanakkale ve diğer Ege adaları Haçlıların kurduğu Latin İmparatorluğu idaresine girer. Aslında hiçbir siyasi temele dayanmayan bu Latin idaresinde gerçek hakimiyet Venedik’tedir. Sonraları İstanbul’dan İtalya’ya uzanan denizyolu hegemonyasını tesis eden Venedik, bölgede olduğu gibi Bozcaada’da bir koloni kurar. Akdeniz’de ticari egemenlik kavgası, Venedik-Ceneviz- Bizans mücadelesi olarak Bizans’ın yıkılışına kadar devam eder.Bu arada Bozcaada , 15. yüzyılın ortalarına kadar bu üç devlet arasında sık sık el değiştirir ve jeopolitik konumu sebebiyle, çeşitli antlaşmalarda hep pazarlık konusu edilir. Türklerin Bozcaada’ya ilk ilişkileri 14. yüzyılın ilk yarısında, Beylikler Dönemi’ndedir.1328-1329 yıllarında Bozcaada , Aydınoğlu Umur Bey’in baskın yaptığı bir Bizans Adasıdır. Umur Bey 8 gemiyle gerçekleştirdiği baskına Ada karşı koyamaz. 1403 yılında Bozcaada’ya uğrayan İspanyol seyyahı Clavio, Ada’da harap bir kale bulunduğunu yazar. Bozcaada 1455-1456′da Fatih Sultan Mehmed’in Donanma komutanı Hamza Bey tarafından Venediklerden alınmış ve Ege’de Türklerin eline geçen ilk ada olmuştur. Bu arada , İstanbul’un fethiyle Venediklerin Doğu ticaretleri aksadığından, kısa süre sonra ilk Osmanlı-Venedik savaşları (1463-1479 ) patlak vermiştir. 16 yıl süren bu savaşlarda Venedik zaman zaman çok sayıda bir ara Bozcaada’ya tekrar eline geçirmiş ve üs yapmıştır.1479′da Türklerin galibiyetiyle biten savaşlar sonunda Ada’ya Türk Bayrağının çeken Gedik Ahmet Paşa adayı tahkim ederek Kale’yi yeniden yaptırmış ve Anadolu’dan ahali getirilerek her türlü vergiden muaf olmak kaydıyla Bozcaada’ya yerleştirilmiştir. Be devrede Bozcaada Gelibolu Sanacağına bağlanarak Kaptanpaşa Eyaleti içindedir. Askeri garnizon yanında küçük bir hiristiyan cemaati vardır. Üçüncü Mehmet zamanında (1595-1603) Bozcaada “padişah hasları” arasındadır ve tapu tehrir defterininde, “242 Hiristiyan hanesi, 18 Müslüman hanesi mevcut olduğu”kayıtlıdır. Sultan İbrahim devrinde 1640-1648) İstanbul’dan İskenderiye’ye giden bir Osmanlı gemisi Malta korsnalarının saldırısına uğrayınca, buna engel olmadığı, dolayısıyle Venedik Hükümetine savaş ilan eden Osmanlı Devleti, Girit’in fethine karar verir. 1645 yılından 1669 yılına kadar sürecek olan bu ikinci Osmanlı- Venedik savaşlarının ilk yıllarında Venediklili Türkler tarafından muhasara edilen Girit’e İstanbul’dan yardım gitmesini önlemek için Çanakkale Boğazı’na kadar ilerleyip, boğaz önündeki adaları ,bu arada Bozcaada’yı bir daha işgal ederler. Fakat Kısa zamanda Rumeli Beylerbeyi Küçük Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması Venedikleri Ada’dan söküp atar. 1656′da Venedikliler Bozcaada’yı bir daha işgal ederler.Sonunda Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa Girit işini çözmek için önce Çanakkale Boğazının açmayı hedefler. Mücadeleyi kararlı bir biçimde sürdürür ve nihayet 1661 yılında tahrip ederek çekilirler. Köprülü bizzat Ada’ya gelerek gerekli onarımı sağlar ve kendi adıyla anılan bir de cami yaptırır. Sultan İkinci Mustafa zamanında Venediklilerin, Osmanlıların Avusturya ile savaş halinde olmalarından yararlanarak, Çanakkale Boğazına yüklenmeleri tekrar bir Osmanlı-Venedik savaşına sebep olmuştur. Ki, 1697 yazındaki bu savaş Bozcaada Deniz Savaşı olarak bilinir. Kaptanıderya Mezomorto Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması Venediklileri Mora’ya doğru kaçmaya mecbur bırakır. 1768-1812 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Çeşme’deki Türk Donanmasını yakan Ruslar bir ara Ege Denizine hakim olurlar ve Limni Adası ile birlikte Bozcaada’yı işgal ederler. Fakat Cezayirli Gazi hasan Paşa adaları geri alır. 1806-1812 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Bozcaada önlerine gelerek Boğazı kuşatan ve Seydi Ali Paşa’nın hücumundan sonra tutunamayan Rus Donanması geri çekilir. Bundan sonra Sultan İkinci Mahmut devrinde (1809-1839) Bozcaada ve kalesi yeniden onarılır. Bozcaada Muhafızlığı ihdas edilir.ve yönetimi paşa ünvanlı komutanlara verilir. Balkan Savaşı sırasında Yunanlılar, 1912 sonlarına doğru önce Gökçeda, bir hafta sonra da Bozcaada’yı işgal ederler. Birinci ve ikinci Balkan Savaşı bittikten sonra 1913 yılında Yunanlılarla yapılan Atina Andlaşmasında Osmanlı devleti, Avrupa devletlerinin Ege Adaları hakkındaki kararlarının kabul etmez, bu konudaki müzakereler tamamlanmadan Birinci Dünya savaşı çıkar ve Adalar sorunu ancak Lozan Andlaşmasıyla çözümlenir.Bu süre içersinde (1912-1913) Bozcaada ve imroz Yunanlıların elinde kalır. Kurtuluş Savaşına katılmadıkları gibi, üstelik Çanakkale Savaşları sırasında İngiliz ve Fransız’larca üs olarak kullanılırlar.Balkan Savaşından Lozan Barışına kadar çok sıkıntılı ve karanlık günler geçiren Bozcaada 20 Eylül 1923 Perşembe günü Hızır Reis Gambotu ile gelen Türk İdareci ve emniyet kuvvetlerince devralınır.
BAĞCILIK VE ŞARAPÇILIK
Bağcılık ve Şarapçılık, Bozcaada için sadece ekonomik bir faaliyet olmanın ötesinde, bir yaşam biçimidir... Bağcılık ve buna bağlı şarapçılık Adanın balıkçılıkla birlikte temel kültürüdür. Bozcaada’da bağcılık ve şarapçılık herhalde adanın tarihi kadar eskidir. Derler ki: Adaya eski ismini veren Tenes, bugünkü Poyraz Limanı çevresinde yabani asmayı bulmuş, onu geliştirerek kuntra asma denilen şimdiki durumuna getirmiştir. Üzüm, Bozcaada hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Milattan önceki Tenedos paralarında da üzüm salkımı görülür. Adada geçmişten gelen zengin bağcılık kültürü, farklı üzüm çeşitlerinin adada yaygınlaşmasını sağlamıştır.Ada bağcılığının ve şarapçılığının bu denli gelişmiş olmasının iki temel nedeni vardır: Adanın bağcılığa son derece uygun olan, andezit ağırlıklı, kumlu, killi, taşlı tabakalardan oluşan farklı tipte toprak yapıları ki, bu topraklar belli bölgelerde birbirleriyle iç içe geçerler. Diğer yandan, iklim yapısının ve özellikle kuzeyden gelen hakim rüzgarlarla adanın, gündüz ve gece sıcaklık farklılıklarının şarap üretimi için bağcılığa son derece uygun olmasıdır. Bağ alanları (11850 dekar) Ada yüzölçümünün 1/3’ünü,tarım arazilerinin ise %80’ini oluşturmaktadır.Toplam 5 milyon bağ kütüğünden 1600 ton sofralık, 3900 ton şaraplık üzüm alınmaktadır.Sofralık üzüm çeşitlerinden Bozcaada Çavuşu,Cardinal,Atasarısı,Uslu,Yalova İncisi, Alphonse Lavallee ve Amasya, şaraplık üzüm çeşitlerinden Karasakız (Kuntra), Altınbaş (Vasilaki) ve Karalahna yetiştirilmektedir.Son yıllarda özellikle kaliteli şarap elde edilen ve getirisi yüksek olan CabernetSauvignon,Shordone,Merlot ve Gamei gibi Fransız şaraplık üzüm çeşitlerine yönelme vardır. Kuşkusuz, Ada bağcılığı denildiğinde, artık adanın sembolü haline gelmiş dünyaca ünlü Bozcaada Çavuş üzümü akla gelmektedir. Çavuş üzümünün Bozcaada’da özel bir yeri vardır. Adanın rüzgarlı havasının etkisiyle Türkiye’nin en güzel çavuş üzümü burada yetiştirilmektedir. Evliya Çelebi Bozcaada’yı anlatırken “..buradaki gibi güzel çavuş üzümü dünyanın hiçbir yerinde yetişmez ...” demektedir. Çavuş üzümü Ada’da perakende satıldığı gibi arz fazlası İstanbul sebze ve meyve haline gönderilmektedir. 17. yüzyılda Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde Bozcaada şarapçılığı övülmüş ve paraların üzerindeki üzüm formlarından bahsedilmiştir. Homeros’un İlyada’sında da Bozcaada şarapçılığından bahsedilmiştir. Bozcaada’da 1925 yılına kadar sadece üzüm yetiştirip şarap üretiminden uzak duran Türkler, bu yıldan sonra şarap işiyle ilgilenmeye başlamışlardır. 1956 yılında makineli üretime geçilmesi ile birlikte şarapçılık gelişmeye başlamıştır.1960-1980 yılları arasında Bozcaada’da irili ufaklı 13 şarap fabrikası bulunmaktaydı.1980 sonrası dönemde şarapçılığın gerilediği ve birçok şarap fabrikasının kapanmaya başladığı görülmektedir. 1998 yılı şarapçılıkta bir atılım yılı olmuştur.Şarapçılık sektörünün idamesi amacıyla 1998 yılında mevcut 3 şarap fabrikasına yapılan Devlet yardımı ile şarap fabrikaları modernizasyonlarını gerçekleştirerek daha kaliteli şarap üretmeye başlamışlardır.Yeni şaraplık üzüm çeşitlerinin de yetiştirilmeye başlanması ile Ada’da şarapçılık son yıllarda bir gelişim sürecine girmiştir.Adada bugün 4 şarap fabrikası bulunmaktadır
MİMARİ
Genel olarak Bozcaada mimarisine baktığımızda, Türk ve Rum kültürlerinin izlerine rastlarız. Önceleri kasaba merkezini Rum ve Türk Mahallesi olarak ikiye ayıran derenin yerine günümüzde Çınar Çarşı Caddesi bulunmaktadır. Ada merkezi şu anda Cumhuriyet (Rum) ve Alaybey (Türk) Mahallesi diye iki mahalleden oluşmaktadır. Cumhuriyet Mahallesinde Rum, Alaybey Mahallesinde Türk mimarisine ait izler taşıyan yapılar mevcuttur. Rum ve Türk mimarisinde genel olarak yapı özellikleri birbirine benzese de işlev olarak farklar vardır. Yapı cinsi kagir ve ahşap karkas yapılardan oluşmaktadır. Genelde alt kat kagir, üst kat ahşap yada tamamı kagir yapılardır. Rum Mahallesinde evlerin bodrumları vardır. Mutfak, banyo, çamaşırlık burada bulunur. Pencereler yüksek ve geniş, genelde kepenklidir. Üst katlar ahşap, yüksek pencereli, kepenklidir. Kapılar yine yüksek, çift kanat ve pencerelidir. Türk evlerinden farklı olarak bazı evler balkonludur. Birçok evin “mağaza” adı verilen binaya bitişik, yüksek duvarlı yapıları bulunmaktadır. Bunlar şarap imalatı ve muhafazası yanı sıra kışlık erzakların depolandığı yerlerdir. Türk Mahallesinde alt katlar biraz daha yüksek ve dar pencerelidir. Bunun sebebi alt katın erzak deposu yada “taşlık” olarak kullanılmasıdır. Evlerin avlularında genelde üstü toprak damla örtülü mutfak ve çamaşırlık vardır.Evin içinde yerli dolaplar, gusülhaneler, ahşap tavanlar bulunur. Tuvalet avludadır. Çatıları alaturka kiremitli ve kirpi saçaklıdır. Zaman içerisinde değişen ihtiyaçlar ve yenilikler sonucunda, günümüzde bu sayılan özellikleri bir arada koruyabilmiş çok az örnek kalmıştır. Rum Mahallesinde sokaklar genelde grid sistem denilen genişçe ve birbirini dik kesen yapıdayken, Türk Mahallesinde sokaklar dar ve girifttir. Sosyal ve dini yapılar da mahallelere göre dağılmıştır. Kilise ve küçük şapel gibi yapılar Cumhuriyet Mahallesinde, cami, hamam, çeşme, namazgah gibi Türk kültürüne özgü yapılar Alaybey Mahallesindedir. Merkez dışında konumlanmış olan bağ evleri , eskiden yaz süresince bağlarda kalan insanların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yapılanmıştır. Odalar, mutfak ve ahırdan oluşmaktadır. İki katlılarına “kule”, tek katlı olanlarına “dam” denilmektedir. Hepsi taş yapılardır.Bugün artık bağ evleri de, günümüzün her türlü konforuna sahip yapılar olabilmektedir. Eski işlevini sürdüren yenilenmiş yapılar dışında bir kısmı da yazlık ev olarak kullanılmaktadır.
COĞRAFİ YAPISI
Çanakkale İline bağlı olan Bozcaada İlçesi Ege Denizi’nin kuzey-doğusunda Çanakkale Boğazı’nın 12 denizmili güneyinde yer alan bir adadır.Çanakkale İl Merkezine 25 mil, Gökçeada’ya 17 mil, Limni’ye 26 mil, Midilli’ye 27 mil,şu anda ulaşımın sağlandığı Ezine İlçesi Geyikli Beldesi Yükyeri Feribot İskelesine 4 mil uzaklıktadır.Çevresi 38 km tutan Bozcaada’nın alanı 36.67 km2 olup, etrafındaki irili ufaklı 17 adacık (0.93 km2) dahil olmak üzere 37.6 km2’lik yüzölçümüne sahiptir.Bu adacıklardan en büyüğü 800 dönümlük arazisi ile halk arasında Tavşan Adası diye bilinen Mavriya Adası’dır. Ada yeryüzü şekilleri bakımından genel olarak alçak ve basık bir yapıdadır.En yüksek noktası Göztepe’dir(192m).Kışın akan ufak dereler dışında akarsuyu bulunmamaktadır. Adanın iç kısımları genel olarak büyük düzlüklerden oluşmaktadır.Koylar ve burunlar adaya özgü yer şekilleridir.Ada’da 12 burun ve 12 koy, kuzey kıyılarında kumullar bulunmaktadır. Bozcaada bulunduğu konum itibariyle tüm özelliklerini taşımasa da Akdeniz ikliminin etkisi altındadır.Yazları serin ve kurak,kışları ılık ve az yağışlı geçer.Yılın tüm aylarında rüzgarlı, özellikle kış aylarında aşırı rüzgarlıdır.Boğazın tam çıkışında yer alması nedeniyle kuzey rüzgarlarını fazlaca almakla birlikte güney rüzgarlarına da açıktır.Bitki örtüsü üzerinde rüzgar önemli bir etkendir.Ada’nın rüzgara açık kısımlarında bitki örtüsü oluşamamaktadır.İç kısımlarda ormanlık alanlar vardır.Bitki örtüsünde en önemli alanı bağlar tutmaktadır.Doğal bitki örtüsü ise makiler ve ufak çalılardır.Yapılan bir araştırmaya göre Ada’da 65 familyaya ait 437 tür bitkinin olduğu tespit edilmiştir.
 
   
değerli ziyaretçiler  
  Site henüz tamamlanmamıştır.Çalışmalar devam etmektedir.
Öneri ve eleştirilerinizi bekliyorum.Saygılarımla...
 
Bugün 34817 ziyaretçi (53841 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol